Hürriyet

18 Nisan 2011 Pazartesi

...

Bazen bir kitap açarsın ya da okuduklarından, notlar aldığın bir defter, tam da oradadır.Orada duruyordur diyeceklerin,demek istediklerin
Canımı çok yakan şeyler olur; ama yine de susarım, tükenirim.
Buna izin de veririm aslında. Salaklığımdan mı? Hayır!
Ben kimseye ”Git!” de demem, diyemem.
O kişi vazgeçilmez olduğundan mı? Hayır.
Ona o kadar şeye rağmen, o kadar değer veririm ki,
Her gün yaptıklarına utansın diye.
Ama bir gün öyle bir giderim ki
Kaybedeceğim hiçbir şey olmaz

12 Nisan 2011 Salı

Yalnızlık

Bir insanın yalnızlığı üzerine söylenecek o kadar söz vardır ki! O kadar büyüktür ki yalnızlık. O kadar kalabalıktır ki. Dünyayı dolduran canlılardan uzak bir hayat yaşamak ya da binlerce bedenin arasında olup hiçbirini dinlemeden ilerlemek. Hepsi de, yalnızlığın türleridir. Hapishanelerdeki tek kişilik hücreler bazılarını delirtip kendi isimlerini bile unuttururken, bazılarını da Tanrı'ya dönüştürür... Ama ne olursa olsun, önemli olan tek şey pişmanlıktan arınmaktır. Kendini yalnızlık okyanusuna can simidi olmadan, boğulmak üzere bırakmış bir insan, içindeki dibe sürüklenirken devirdiği her metrede sonsuz huzuru hissetmeye başlamışken, eğer tek bir salise pişmanlık duyarsa yalnızlığından, tek bir salise bile tereddüt ederse tercihinden, işte o an kişinin felaketi başlar. Panik acıyı getirir. Bir kuş gibi suyun içinde süzülen vücudu çirkinleşir, gerilir, kıvrılır, kontrolsüzce kasılır. Ve tercih ettiği yalnızlığın içinde kaybolmaktan korkan insanın en büyük acısı olan deliliğin başladığı noktadır. Daracık, nefesin bile zor alındığı, yerin metrelerce altındaki bir dehlizde, tonlarca havayı hatırlayıp nefes almamaya ve kalp krizi geçirecek kadar büyük bir panik yaşamaya benzer... İçine adım atıldığında girdaba ayak uydurulur. Kendisine çeken dev hortumla uyumlu şekilde dönmek yapılması gereken tek doğru harekettir. Kurumuş bir yaprağın lodosa boyun eğmesi gibi insan da yalnızlığına boyun eğmelidir. Yalnızlığın çelikleşmiş iskeletine karşı çıkmaktansa, onda keşfedilmeyi bekleyen binlerce bilinmeyeni aramaya çalışılmalıdır. Yalnızlık, insanın içindeki gizli mabettir... Benim yalnızlığım ise, hayatım boyunca ürkütücü bir hızla büyümüş ve sosyal denilebilecek bütün yeteneklerimi teker teker yok etmiştir. Bedenimin çevresinde yıllar boyu inşa etmiş olduğum ve yakında kapısını tamamen içeriden kilitlemeyi düşündüğüm yalnızlık katedralim, belki de şimdiye kadar başardığım tek iştir... Sorarlarsa, "Ne iş yaptın bu dünyada?" diye, rahatça verebilirim yanıtını: "Yalnız kaldım. Kalabildim! Altı milyarın arasında doğdum. Ve hiçbirine çarpmadan geçtim aralarından...

5 Nisan 2011 Salı

Günlükten Notlar 28

*Merhaba
*İsrail'li manken, yılanla dans ederken, yılan göğsünden sokmuş. Mankene birşey olmamış ama yılan ölmüş, mankenin göğüsleri silikonlu olduğu için bir şey olmamış.Yani silikonlar patlamaz, öldürürmüş. Yıllar önce "Silikonlar patlar mı" diye şarkı yapan Soner Arıca'ya cevap niteliğinde bir haber.
*Divan edebiyatını yıllarca, divanda birbirlerine şiirler,hikayeler okuyan insanların yaptığı edebiyat zanneden adamım, varın Silikon Vadisi'ni ne zannettiğimi düşünün.
*Londra Üniversitesi boş durmamış bir araştırma yapmış. İnsanlar 50 yaşından sonra stresten kurtuluyor, 85 yaşında mutlu oluyormuş.Ooo mutlu olmak daha çok seneleeer bekleyeceğiz yani. Bir de Türkiye ortalamasına bakalarsak, sanırım mutlu ölünmüyor. Mutlu ölüm yoktur sevgili...
*Çocukken, nereye dediğimizde aldığımız cevap, küfürle değil, bokludereye olurdu. Hep o bokluderenin nerede olduğunu merak ederdim. En sonunda öğrendim. Oturduğum evin iki sokak arkasındaki dere orası.Rüzgarlı ve yağmurlu bir günde, eğer İzmit'e gelirseniz, mandalla gelin ya da ismimi çığırın, getireyim size.
*Dengesiz diyorlar bana, desinler değişemem, desinler değişemem. Ben olmayayım da kim olsun a dostlar. Bir kere yıldızlardan kaybediyorum. İnsanın hem burcu, hem yükseleni ikizler olunca, ediyor 4 kişi. Bir de üstüne eklenince manik depresiflik.Oldu mu sana 6. Ben dengesiz olmayayım da kim olsun a dostlar. -Alo,Özgür'le görüşmek istemiştim. -Tabi, hangisiyle görüşmek istersiniz?
*Deodarantımı değiştirip Axe excite mı alsam acaba?Ama yok almayayım ya, sonra kızlar üstüme düşer. Düşerken kimisi hedefi tutturamaz yere düşer. Düşene araba çarpar, sonra al başına belayı cıks vazgeçtim.
*Teb reklamında, geliyor ya geçmişi hani adamın, Allah'tan benim geçmişim gelmiyor. Geçmişten ben gelsem, benim karşıma çıksam, he bir sen eksiktin deyip, ağzını burnunu kırarım geçmişimin.
*Okuduklarım; Aristotales Bir Karıncayiyenle Washington'a Gider, Vildan Çetin'den Ses, İlber Ortaylı'dan Türkiyenin Yakın Tarihi.İzlediklerim; Noviembre, Kaybedenler Kulübü, Yengeç Oyunu, Cadı Kazanı, Çölde Kutup Ayısı,9 Kadın
*Nükleer santrallerin tartışıldığı,tartışılmasının ve önlenmesinin gerektiği bugünlerde,tüpgazla,televizyonla, hatta ve hatta patatesle karşılaştırılan radyasyonda gelinen son nokta Enerji ve Tabii Kaynaklar bakanından geldi efenim. "Bekarlık, nükleerden daha riskli, ABD'de yapılan açıklamaya göre, bekarlar evlilere göre 6 yıl daha az yaşıyormuş" Diyecek birşeyim yok. Aslında var da diyemiyorum. Yorum sizin.
*Son söz: Sağlık Bakanlığı ve Enerji Bakanlığı'nın açıklamalarından sonra en iyi gidecek söz; "Hükümetin tamamı sizin için çalışırken mizahçı olmakta bir numara yok" der Will ROGERS
*Cidden bu son söz: Notlara ilk başladığımda, can sıkıntısından başlamıştım. Beğenildi, devamı geldi, kimisi cidden iyi oldu, kimisini ben bile beğenmedim, komik değildi ama yine de yazdım. En nihayetinden benim anlık düşüncelerim, yaptıklarım, okuduklarım,izlediklerim, dalga geçtiklerimdi.Beğenen, beğenmeyen, destekleyen, desteklemeyen herkese çok teşekkür ederim. Günlükten Notlar... Bitti.








.