33 sene önce bugün yani 25 Aralık 1977 tarihinde, sinema dünyasında o dönemin şartlarına göre bir sürü imkansız denilen şeyi başararak, adını sinema dünyasına altın harflerle yazdıran ve ekol haline gelen bir adam hayata gözlerini yumdu.
Asıl adı Charles Spencer Chaplin olan sinema oyuncu ve yönetmeni 16 Nisan 1889da Londra'da doğdu. Her ne kadar otobiyografisinde babasından pek bahsetmesede, şarkı söylemesini ve dans etmesini, her ikisi de müzikhol oyuncusu olan anne ve babasından öğrendi. Sahneyle tanışması ise 8 yaşında iken bir Klog dans gösterisi olan "Eight Lancashire Lads" (Sekiz Lancashire'lı Delikanlı) ile oldu. Bu gösteriden kısa bir süre sonra babasının ölmesi ve annesinin sık sık akıl hastanesine girip çıkmasıyla, Chaplin'in çocukluk hayatı yetimhanelerde ve yatılı okullarda sıkıntıyla geçti.
17 yaşına kadar kimi zaman ufak dans gösterileri bulan, kimi zamanda sokaklarda yatmak zorunda kalan Chaplin'e abisi Sydney, kendisinin de çalıştığı bir vodvil topluluğu olan Fred Karno'da iş buldu.
1913 yılına kadar sayısız müzikhol skecinde oynayan Chaplin o yıl filmlerde rol almak üzere Keystone'un tek makaralık slapstick filmleri yapımcısı Mack Sennett, Chaplin'i Karno turnesi sırasında New York'tayken fark etmişti. 1913 Aralık ayında sinema yaşamına adım atan Chaplin bir daha sahne hayatına dönmedi.
Chaplin, melon şapka, dar bir frak ceketi, bol pantolon, büyük ayakkabılar, bıyık ve bastondan oluşan ünlü görünümünü rol aldığı "Kid Auto Races at Venice" adlı filmle yarattı. Fakat bu tipin karakteri daha oluşmamıştı. Chaplin komedileri inanılmaz bir başarı sağlamıştı. Bir süre sonra kendi filmlerini yönetmesine izin verildi. Aldığı ücretler astronomik rakamlara ulaştı.
Chaplin'in bu hızlı yükselişi bir ölçüde, filmlerinin pazarlamasında, konularından çok filmde oynayanların önemli olduğu yıldız sisteminin gelişmesinden kaynaklanıyordu. Aslında Pickford, Fairbanks ve başkalarıyla birlikte Chaplin'in perdedeki kişiliğinin halk tarafından büyük bir coşkuyla kabul görmesi de, bu sistemin yerleşmesinde oldukça etkili oldu. Chaplin The Tramp'te (1915;Şarlo Serseri), yarattığı küçük serseri tipini yalnızca eğlendirici değil, aynı zamanda sevimli de kılabilmek amacıyla, sempatikliğinin de altını çizmeye başladı. Kendi filmlerinin hem yıldızı, hem yönetmeni, hem de yazarı olduğu için, Şarlo karekterinin içerdiği anlamları irdelemek için eşsiz bir konumdaydı.
Eleştirmenlerin tanımıyla "zenginlerin bakış açısından çizilmiş bir yoksul tipi" olarak tanımladığı, Chaplin'in "küçük adam" dediği Şarlo, Easy Street (1917;Şarlo Polis), Shoulder Arms (1918;Şarlo Asker), Yumurcak, Altına Hücum, Şehir Işıkları, Asri Zamanlar ve ilk sesli filmi olan Şarlo Diktatör gibi filmlerde gelişti. Chaplin'in kendi yaşamından çizgiler taşıyan Limelight'ta (1952;Sahne Işıkları) kısa da olsa, yeniden gözüktü.
Chaplin'in çok hareketli bir özel yaşamı oldu. Dört evliliğinin üçü filmlerinin başrol oyuncularıyla, 1918'de Lita Grey ve 1936'da Paulette Goddard'la gerçekleştirdi. 1943'te oyun yazarı Eugene O'Neill'in kızı Oona O'Neill'le evlendi. İlk iki boşanması ve 1944'te kendisine açılan babalık davası sansasyon yarattı. Chaplin 1942'de, savaşta Almanlara karşı ikinci bir cephe çağrısında bulunduğunda gene manşetlere çıktı. Siyasal tavrına yöneltilen saldırıda, hiçbir zaman ABD vatandaşlığına geçmemiş olmasının payı da vardır. Mavi Sakal öyküsünün iğneleyici bir uyarlaması olan Monsieur Verdoux (1947), pek çok çevrenin yanı sıra Amerikan ordusunu da oldukça sinirlendirdi. ABD hükümetinin vergi borcu için sıkıştırması, ayrıca bazı politikacı ve köşe yazarlarının yıkıcı etkinliklerle ilişkisi olduğunu ileri sürmeleri üzerine Chaplin 1952'de ülkeyi terk etti. Geri dönüş hakkının ABD Adalet Bakanlığı'nca soruşturulacağını öğrenince 1953'te Cenevre'de bu haktan vazgeçtiğini açıkladı.
Bundan sonra ailesiyle birlikte İsviçre'de Vevey yakınlarında Corsier-sur-Vevey'de yaşamaya başladı. 1957'de Londra'da yaptığı A King in New York (New York'ta Bir Kral), Amerika'ya Karşı Etkinlikleri Soruşturma Komitesi'ne, anlamsız televizyon reklamlarına ve Amerikan tarzı yaşamın başka yanlarına yönelik eleştirilerle dolu bir komediydi. Film, Chaplin'in özellikle reddettiği komünizm yanlılığı suçlamalarının artmasına yol açtı. 1966'da başrollerini Marlon Brando ve Sophia Loren'in oynadığı, kendisinin de hem senaryosunu yazdığı, hem de küçük bir rolde göründüğü A Countess from Hong Kong'u (Hong Konglu Kontes) çekti. 1972'de kendisine verilen özel Oscar ödülünü almak üzere ABD'ye gitti.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder